top of page

Ayaklarımın Altından Kayan Dünya

Postmodernizm bir şakadır. Herkesin postmodernist olması da başka bir şaka. Öyle ki, ayaklarının altından kayan gerçeklik, geçmişten dokular olması yani pastişlerin, postmodernizmin özetidir. Postmodern ekonomi önerenler, gerçekliğin ayaklarının altından kaymasını önermektedir. Özellikle postkapitalizm, kapitalizmin oyunudur. Kapitalizm, az-talep’in de ayakların altından kaydığı bir dünya istemektedir ve bunu postkapitalistler vasıtasıyla yapmaktadır. Tikel özgürlüklerin olacağını vadeden postmodernistler, artık feminizmin değil, Ayşe’nin haklarından bahsedileceğini, Ayşe’nin özgürlüğünden bahsedileceğini söylemekte ve bu mükemmel bulunmaktadır çoğu insan için. Ünlüdür Ayşe artık ama Fatma’nın sorunu konuşulmamaktadır, Ayşe özelindeki sorunlar tartışılmaktadır. Ayşe’nin kadın olmaktan kaynaklanan sorunu tikel bir sorundur. Kadın hakları sorunu yoktur, Ayşe’nin hakları sorunu vardır, özelde yaşadığı sorunlar neyse. Aynı postmodernizm, emekten değil Ayşe’nin emeğinden bahsetmekten bahseder. Yani emek kalkmış, sınıf bilinci ve sınıfının sorunları kalkmış, Ayşe’nin emeği ve Ayşe’nin ait olduğu ekonomik sorunlar konuşulmaktadır. Böylece kadın hareketi olmayacağı gibi sınıf hareketi de olmaz. Kapitalist’in kadın olmaktan kaynaklanan sorunları ve sınıf sorunlarıysa zaten tikeldir. Bir burjuva kadının kadın olmaktan kaynaklanan sorunu kendisinin içinde yer alır yalnızca. Sınıfının sorunu da küçük, orta, büyük burjuva olmasıyla orantılıdır ve ülkedeki ekonomik koşullarda büyüme, küçülme gibi öznelden de kaynaklanabilecek sorunlar yaşamaktadır. Bu postmodernizm kısaca kapitalistlerin akımıdır. Binalar da yamuk yumuktur. Postmodern mimari baş aşağı yaşayacağın bir deneyim vadeder ya da bir prizmada yaşamayı. Sanatta her şey mümkünken, binalar yaşam alanımızken postmodern kentler de inşa edersek şayet, yaşanamayan kentler, gerçekliğin ayaklarımızın altından kaydığı ve geçmişin doku olduğu kentlerde tikel özgürlüğümüzle direnemediğimiz hayatlarımız olur. Bu benim için ne kadar savunasıdır. Burjuva değilseniz, üretim araçlarına sahip değilseniz tikel özgürlüğünüzden bahsetmek mümkün müdür ve gerçekliğin ayaklarının altından kaydığı bir Dünya’da timsahlarla yaşamak ve fakında olmamak gibi lüksümüz var mıdır? Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım. Dünya’da savaşlar olurken televizyondan viskiyle o savaşı izlemek, savaş gerçekliğini ayaklarımızın altından kaydırıyor mu gerçekten. Savaşta ölenler, yıkılan başkanlar, yıkılan rejimler biz televizyondan izliyoruz ve viski içiyoruz diye gerçek olmuyor mu? Bu kadar kendini sevmek, viskinin sarhoşluğuyla hatırlamamak belki haberleri, bizi postmodern yapıyor. Takma kafaya diyor postmodern felsefeciler, siyasetçiler ve medya çalışanları.

Şimdi postmodern olmayı bırakalım ve ne oluyor diye şöyle bir bakalım. Gerçeklik ayaklarımızın altından kayarken mutluyduk kuşkusuz ve Ayşe’nin özgürlüğüyle ilgilenirken ya da esareti ya da kadın cinayetine kurban gitmesiyle, başımıza gelemeyeceğini var sayarak, işçi değilmişiz, işçi sınıfının mücadelesi yok, hep Ayşe ve Ayşeler var diyerek ve onları görerek işçi mücadelesinden uzak yaşıyorduk kuşkusuz. Çünkü sınıfımız da yoktu. Piç insanlardık. Özgürlük veriyor postmodernizm gerçekten, bir gün medya, belediye, devlet bizi bulabilir ve tikel sorunlarımızla ilgilenebilir, buluncaya dek sorunumuz sadece bizi ilgilendiriyor orası da ayrı ama piç olmak sorunları da getiriyor beraberinde. Kıskanç, hırslı ve aidiyetsiz oluyoruz piç olduğumuzda, piç olduğumuzu bilerek yaşadığımızda. Şimdi bir derneğe üye olalım, bir sendikaya gidelim iş yerimizle alakalı ve üye olalım. Bu lümpen proleteryadan farklı. Piç proletaryayı seçişimize son verelim. İyi Pazarlar.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İzdivaç Ablası

İzdivaç Ablası, FETÖ içi evlilik için İzdivaç Kataloğu’yla geziyor, tanıdığı bir kadına yanlışlıkla gösteriyor kataloğu. Kadın arkadaşı...

 
 
 
Seçimden 4 Ay Sonra

Abi, Kur-an’da yazıyor, iki kadının şahitliği tek erkeğin şahitliğine eşit. Bana Necmi söyledi, ben daha o Sure’ye gelmedim. Benim...

 
 
 
Mustafa Kemal Fıkrası

Muhammed 28 kadınla evlenmiş, sonra 30 kadın olmuştu. Ben de ebesiyim. Bir gün bana geldi, yazıyor, ilgi gösteriyor. Muhammed dedim, bir...

 
 
 

Comentários


bottom of page